YEDİ ULU OZAN
Yedi Ulu Ozan, Alevi-Bektaşi inancına göre deyiş ve şiirleri ile Alevi inancını halka anlatan, yaşadıkları dönemden bugüne sözlü edebiyat ile aktarım yapan, kimi Hükümdar-şair, kimi halktan, birçoğu ise Ehlibeyt soyundan gelen kimselerdir. Dönemin siyasi sorunları hakkında halka ışık olan, Arapça ve Farça gibi lisanları bilmemelerine rağmen, eserlerini halkın anlayacağı şekilde Türkçe veren ozanlardır. Alevi inancı için verdikleri mücadele, katlandıkları zulüm ve eserlerindeki, insanları cezbeden içerikler nedeni ile de kendilerinden sonraki ozanları etkilemiş ve tarihe Yedi Ulu Ozan olarak geçmişlerdir.
-SEYYİD NESİMİ (14. VE 15. YY )
Asıl adı İmadeddin Nesimi olarak bilinsede,yüzyıllardır Seyyid Nesimi mahlası ile bilinen, 14. yy'ın Türkmen Hurufi şairlerindendir. Şiirlerini Türkçe, Arapça ve Farça gibi farklı dillerde yazmıştır. 1370 yılları arasında dünyaya geldiği kesin olmamakla birlikte tahmin edilmektedir. İran kaynaklarına göre Şiraz ya da Şirvan'da, Osmanlı kaynaklarında ise Bağdat'da, Nesimi nahiyesinde dünyaya geldiği söylenenler arasındadır.
Hurufilik, 17. asra kadar süre gelen mistik bir felsefi akımdır. Nesimi, Hurufi tarikatının üyelerindendi. Nesimi, bu tarikata öyle bağlanmıştı ki tarikattan çok onun adı anılır olmuştu. Birçok insanı etkisi altında bırakıp övgüler alsada kendisinden "zındık" olarak bahsedenlerde vardı. Kendisinden kötü bahsedenlerin olmasının sebebi, fikirlerine karşı çıkanlar tarafından bu fikirlerin kabul edilemez düzeyde olmasından kaynaklanmaktaydı. Bu fikirler birçok Din alimi tarafından da hunharca eleştiriliyordu. Her dönemin meşhur argümanı odur ki, herkes gibi düşünmeyen, farklı fikirler öne süren kimseler ölümün ellerine teslim ediliyordu. Nesimi susmayan, ölmeyi susmaya tercih eden bir şair idi. Onun fikirleri, düşünceleri, yazdığı şiirler kendisini ölüme, derisinin yüzülmesine kadar götürmüştü. Rivayet odur ki halkın gözü önünde derisi yüzülmüş ve insanlara izlettirilmiştir. Söylenenler içerisinde, devrin Müftüsü olarak bilinen kişi, şehadet parmağını göğe kaldırmış " Bu öyle kafirdir ki kazara pis kanı insanın bir uzvuna temas etse orasını kesip atmak lazım gelir" diyerek lanet okumuştur. Tam o sırada asılmakta olan Nesimi'nin kanı Müftünün parmağına sıçramış, bunun üzerine halktan biri Müftünün parmağının kesilmesi gerektiğini dile getirmiştir. Kendisi ile çelişen Müftü parmağını kestirmemiş, yıkamakla yetinmiştir. Bunun üzerine Nesimi'den şu sözlerin işitildiği söylenir :
-"Zahida bir parmağın kessen dönüp Haktan kaçar,
Gör bu miskin aşığı serpa sayarlar ağlamaz".
-ŞAH HATAYİ ( Şah İsmail) [15. VE 16 YY]
Şah Hatayi, gerçek adı ile Şah İsmail'in 1487 ve 1524 yılları arasında Azerbaycan Erdebil'de doğduğu yine burada öldüğü bilinir. 1501 ve 1736 yılları arasında hüküm sürmüş Safevi Hanedanı'nın kurucusudur. Uzun yıllar tarikat eğitimi aldığı, altı yaşında şeyh olduğu bilinir. On dörtlü yaşlarda babasının yerini alarak Safeviler'in önderi olan Şah İsmail ordusunu hızla büyütmüş ve güçlü devletlerden birisi olarak bölgenin büyük bir kısmını hakimiyeti altına almıştır. 1514 yılında Çaldıran ovasında Yavuz Sultan Selim ile girdiği savaşı yenilgi ile bitirmiştir. Bu yenilginin ardından geri çekilen Şah İsmail, Erzincan ve Bayburt'u Osmanlı egemenliğine bırakmak zorunda kalmıştır. Hatayi mahlası ile şiir de yazan Şah, Nesimi'nin etkisindedir. Ayrıca Arapça ve Farça şiirlerden oluşan Hatayi Divanını da oluşturmuştur. Dehname ve Nasihatname adlı iki eseri bulunmaktadır.
- Yakın bil ebced-i burhan Ali'dir
Beyan-ı tevhid ü Kur'an Ali'dir,
Muhammed Mi'raca vardığı gece
Kapıda gördüğü arslan Ali'dir.
-FUZÛLÎ (16. YY )
Fuzûlî, gerçek adı ile Mehmed b. Süleyman. Kerbela'da dünyaya gelmiştir. Doğum yılı henüz net olarak bilinmemesiyle birlikte 1480 yılında doğduğu ileri sürülür. Bayat Türkmen soyunun Karyağdı soyundan gelen Fuzûlî, şiirlerini hem Türkçe, Arapça ve Farsça kaleme almıştır. Lakin en başarılı eserleri Türkçe olarak kaleme alınanlar olduğu bilinmektedir. Fuzûlî'nin eserleri yalnızca Türk ve Fars edebiyatında değil, Dünya klasikleri arasında da saygınlık kazanmış ve Fuzûlî saygın bir ozan olarak tanınmıştır. Yaşamı boyunca Kerbela çevresinden ayrılmayan Fuzûlî, Hz Ali'nin türbesinde de türbedarlık görevinde bulunmuştur. En büyük dileğinin Kerbela'da ölmek olduğu ve öldükten sonra Hz Hüseyin'in türbesinin yakınlarında toprağa verilmeyi vasiyet etmiştir. Veba salgını hastalığı üzerine hayatını kaybetmiştir. Kerbela olayınıda kaleme aldığı "Hakikat'üs Süeda" ( saadete erenler) adlı bir eseri bulunmaktadır. Fuzûlî, Osmanlı Divan edebiyatının tek Alevi şairidir.
- Suya virsün bağban gülzarı zahmet çekmesün
Bir gül açılmaz yüzün tek virse bir gülzara su.
( Bahçıvan gül bahçesini suya versin, ve boşuna zahmet çekmesin. Çünkü bin gül bahçesine su versede senin yüzün gibi bir gül açılmaz).
-YEMİNİ ( 15. VE 16. YY )
Tuna Irmağı yörelerinde yaşadığı bilinen Yemini'nin çeşitli kaynaklara göre asıl adının Ali olduğu söylenmektedir. Akyazılı İbrahim Dede zaviyesinde hizmet ettiği ve Yemini mahlasını kullandığı bilinir. Demir Baba Velayetnamesi'nde adı " Hafız Kelam Yemini" geçtiği üzere buradan Kuran'ı ezbere okuduğu anlaşılmaktadır. Faziletname adlı eseri ile Hz Ali'nin mitolojik yaşamını konu edinmiştir. Bir erdem kitabı olarakta bilinen Faziletname, Hz Ali'nin yaşamını, Ehlibeyt ve Hz Ali sevgisini yoğun olarak işleyen bilinen temel eserlerden bir tanesidir. Kitab-ı Erdem'de, doğruluğu, dürüstlüğü, alçak gönüllülüğü yaşam biçimi haline getirmesinden dolayıdır ki Yemini'ye saygı duyulmuştur. Alevi inancına göre Yedi Ulu Ozandan birisi olarak sayılan Yemini, bazı kaynaklarda Ali olarak bilinsede asıl adı Mehmet'dir.
- Ey saçı küfr-i siyah ü veh ruh-i imanımız,
Dest-i kudretten yazılmış vechine Kur'an'ımız,
Men nice terk eyleyem hüsnü cemalin bilmezem,
Çünki sensin can içinde can ü hem cananımız.
-PİR SULTAN ABDAL ( 16. YY )
Yaşamının büyük bir bölümünü Sivas'ın Yıldızeli ilçesinin Çırçır bucağına bağlı Banaz köyünde geçirmiştir. Günümüzde şiirleri türküye çevrilen Pir Sultan Abdal, Kanuni Sultan Süleyman ile Şah İsmail'in oğlu, Safevi devletinin 2. Hükümdarı Şah 1. Tahmasb dönemlerinde yaşamıştır. Şah Tahmasb'ın tahriki üzerine Osmanlı aleyhine olan isyana katıldığı ve Safevi lehine casusluk yaptığı gerekçesiyle Hızır Paşa tarafından Sivas'ta asılarak idam edilmiştir
Ayrıca, Allah Muhammed Ali üçlemesini, On iki imam ve Ehlibeyt sevgisini şiirlerine ve söylevlerine sıkça yansıtmıştır. Sosyal konuları bir uyarı niteliğinde işlemiş, şiirlerinden bazılarını ise nefes tarzında ilahilerle yazmıştır. Alevi geleneklerine bağlı bir dergahta yetişen Pir Sultan, Hak Muhammed Ali motifini kullanmıştır. Alevi ekolü ile insanları bu yola çağıran bir şahıs olmuştur.
Deyişleriyle eski Türk kültürünü ve Alevi inancını yansıtan Pir Sultan, Osmanlı bürokrasine karşı tutumu ile bilinen Yedi Ulu Ozandan bir tanesidir. Sivas'ın Hafik ilçesinin Sofular köyünde yaşayan Pir Sultan'ın adını duyan, ondan feyz alan Hızır Paşa, daha sonra Sivas Valisi olacak ve Pir Sultan Abdal'ı idam edecektir.
- Pir Sultan Abdalım can göye almaz,
Haktan emir olmasa ı Rahmet yağmaz,
Şu ellerin taşı bana hiç değmez,
İlle de dostun bir tek gülü yaralar beni beni,
Can beni beni dost beni beni beni beni.
-VİRANİ ( 16.YY )
Eğriboz adasında doğduğu söylenen Virani'nin doğum yılı ve ölüm tarihi bilinmesede 16.yy'da yaşadığı bilinir. Nesimi gibi Hurufiliği benimsemiş olan Virani, bir Bektaşi ozanıdır. Hz Ali tutkusunu dile getiren birçok şiir yazmış ve ayrıca Necef'te Hz Ali'nin türbesinde türbedarlık yapmıştır. Ozan'ın az çok eğitim gördüğü, üç yüze yakın şiir söylediği ve bir divan oluşturduğu belirtiliyor. Virani'ye göre evrende ve bütün nesnel varlıklarda görünen Hz Ali'dir.
-Bülbülem, gülşen benimdir hara minnet kalmadı,
Gördüm onda şehrimi bazara minnet kalmadı,
Girmişem bazar-ı aşka olmuşam mirat-ı aşk,
Yar ile yar olmuşam ağyara minnet kalmadı.
-KUL HİMMET ( 16. YY'IN İKİNCİ YARISI )
Kul Himmet 16. yy'da yaşamış, mezarı Tokat'ın Almus ilçesinin Görümlü köyünde bulunan bir halk ozanı. Yaşadığı dönemde Pir Sultan Abdal ve Şah Hatayi ile adı anılan, Alevi-Bektaşi mezhebinin Safeviye kolundan olduğu ileri sürülen Yedi Ozandan birisidir. Sevgi, dostluk ve barış temalı nefesler söyleyen Kul Himmet, inancından dolayıdır ki çileli bir hayat sürmüştür ve zindanlarda yatmıştır. Pir Sultan'ın arkadaşı olan Kul Himmet, Pir Sultan'ın etkisinde kalan güçlü bir sanatçı ve halk ozanıdır. Pir Sultan Abdal'ın idamının üzerine uzunca bir süre kaçak olarak yaşamıştır. Köyünde vefat ettiği sanılan şairin ölümü ile ilgili kesin bir bilgi bulunmamaktadır. XIX. yy'da ortaya çıkan bir aşık, Kul Himmet adını mahlas olarak kullanmıştır. Kul Himmet'in şiirleri ise günümüzde tam olarak tespit edilememiştir
-Seyyah olup şu alemi gezerim,
Bir dost bulamadım gün akşam oldu,
Kendi efkarıma okur yazarım,
Bir dost bulamadım gün akşam oldu.
Yorumlar
Yorum Gönder