İSLAM TARİHİNDE VUKU BULMUŞ İHTİLAFLI BAZI KONULAR ÜZERİNE
KONULAR;
• HZ ALİ’NİN HALİFELİĞİ VE MEYDANA GELMİŞ BAZI OLAYLAR DİZİSİ
• EMEVİ DEVRİ KURUCU HALİFELER VE YAŞANAN GELİŞMELER
• ŞİİLER KİMDİR, ŞİİLİK NASIL DOĞMUŞTUR
• HARİCİLER KİMDİR, HARİCİLİK NEDİR
HAZIRLAYAN:
FATİH KAPLAN
1. HZ ALİ’NİN HALİFELİĞİ VE MEYDANA GELMİŞ BAZI OLAYLAR DİZİSİ:
Halife Osman’ın bazı gruplar tarafından öldürülmesinden sonra Halife olan Hz Ali’nin Hilafet dönemi ağır ve siyasi mücadelelerle geçmiştir. Hz Ali, Halife olduğu sıralarda İslam topluluğu kabaca üç gruba ayrılmış durumdaydılar. Bu fırkalaşmaların büyük çoğunluğu Hz Ali’ye Bey’at ederken, Hz Osman’ın öldürülmesini kaldıramayan ikinci bir grupta mevcuttu. Hz Osman tarafı olanlar ise kendi aralarında iki gruptular; birincisi oturmuş olanları izlerken diğer grup yeni Halife’ye tavır koyma durumunda idiler. Tarafsız kalanlar ise üçüncü grup olarak adlandırılmaktaydılar. Hz Ali Halife olur olmaz radikal ve ses getirecek kararları çoktan almaya başlamıştı. Bunu ilk olarak, Hz Osman’ın akrabalarının arasından seçerek atamış olduğu kimisi iyi bir vali olan, kimisi ehliyetsiz olan kişileri görevden almakla başladı. Hatta ilk olarak Halife Osman’ın vefatını bahane ederek Hz Ali’nin Halifeliğini tanımayan ve bu uğurda onunla harp eden Muaviye b. Ebu Süfyan’ı görevden almakla başladı. Muaviye’nin yerine atanmış olan yeni Vali ise daha Suriye’ye varmadan öldürülmüştü.
Hz Ali’nin Halifeliğine karşı olan Hz Aişe’de kendi liderliğinde bir takım muhalif kimseleri toplamıştı. Mekke’de toplanan Aişe ve diğer muhalifler Basra yakınlarında meydana gelecek olan Cemel vakasının öncüleri oldular. Hz Ali’nin Hilafetliğine karşı duran bu grup nihayet kesin bir yenilgiye uğradılar. Bu vakada (Cemel) muhalif grupların liderleri olan Talha ve Zübeyr hayatlarını kaybettiler.
KISACA CEMEL VAKASI:
Hz Ali b. Ebu Talib ile Cemel Ashabı arasında meydana gelmiş Cemel vakası, Müslümanlar arasında çıkmış ilk iç savaş olarakta değerlendirilebilir. Bu vakaya sebep olanların doğrudan Hz Ali’yi cephe aldıkların söylemek isabetli olacaktır.
Hz Peygamber’in vefatından sonra İslam dininin yaşatılması için bir köprü niteliği taşıyan, Peygamberin hayatına bizzat şahit olmuş kimseler bu güzel ahlakı sonraki dönemlere sözlü ya da yazılı aktarım sağlayan kimselerin belli başlı olayların sebebi dolayısıyla bu görevlerinden neredeyse vazgeçerek saltanat ve de iktidar hırsına bürünmüş, bir vazgeçmişlik duygusu ile başbaşalar. İslam’ın doğru anlaşılmsı için bir köprü vazifesi gören Sahabenin birbirlerine kılıç çekmiş olmaları binlerce Müslüman’ın ölümüne sebep olmaları hem düşündürücü hem de üzücüdür. Cemel vakasının başlıca çıkış sebebi iktidar sahipliği ya da siyasi boyutlarıyla bilinsede, İslam tarihinde itikadi boyut kazanan olaylardan bir tanesidir.
Tekrardan ileriki dönemlerde meydana gelecek olayların arkasından başlayacak olan Hz Ali ve soyundan gelenlerin mahrumiyetleri öncesinde yaşanmaya devam eden Hz Ali dönemi ve hilafetindeki karışıklara dönelim. Cemel vakası sonrasında meydana gelecek Hz Ali ve Muaviye ordularının karşılaştığı Sıffin savaşı. Sıffin savaşı neticesinde Hz Ali ile Muaviye arasındaki ihtilafı düzenleyen ve Sünnet’e göre bu karışıklığı halletmek üzere tarafları temsilen birer hakem seçilmiştir. Olayı düzenleyen bu duruma ise Hakem olayı ya da Tahkim olayı adı verilmektedir. Daha öncede değindiğimiz gibi Sıffin savaşının başlıca sebebi; Suriye Valisi olan Muaviye’nin asiler tarafından öldürülen aynı zamanda akrabası da olan Halife Osman’ın ölümünün arkasında bir şeyler araması, Hz Ali’nin, Hz Osman’ın katlinden sorumlu kimselerden destek alarak Halife olduğunu düşünmesi (!) ve bu nedenle Hz Ali’nin bu cinayeti soruşturmakta isteksiz davrandığını düşünen Muaviye, Hz Ali’ye karşı isyan etmiştir. Bu isyan iki tarafında ordusunun karşılaşması ile Sıffin savaşını doğurmuştur.
Sıffin savaşını bir neticeye vardıran Tahkim olayları sonrası her tarafa kıvılcım saçan bu karışıklıkların son bulduğu düşünülsede olaylar daha karmaşık hale gelmiştir. Tahkimnameyi kabul etmek mecburiyetinde kalan Hz Ali’nin atmış olduğu bu kritik adım Haricilerin Hz Ali’nin tarafından ayrılmalarına sebep olacaktı. Hz Ali’nin Tahkimi kabul etmesine kızan Hariciler ile Hz Ali arasında Haricilerin ağır bir yenilgiye uğrayacağı Nehrevan savaşı meydana gelecekti. Bu yenilgi Hariclerin kinini daha da arttırmıştır. Hariclerin, Hz Ali’ye olan kini ve bundan kaynaklı kıvılcımların saçmış olduğu tehlikeler Hz Ali’nin, Abdurrahman b. Mülcem isimli bir Harici tarafından öldürülmesi ile son bulacaktı.
2. EMEVİ DEVRİ KURUCU HALİFELER VE YAŞANA GELİŞMELER:
Emevi devleti nasıl kuruldu; Muaviye b. Ebu Süfyan, kısaca Muaviye. Muaviye Bi’setten beş yıl önce doğduğu söylenen, Hudeybiye muslahasından sonra Müslüman olduğu ileri sürülen ama bunu Mekke’nin fethine kadar sakladığı ve Müslümanlığını Mekke'nin fethinden sonra izhar ettiği bilinen kişi. Başlarda Peygamber’in katipliğini yaptığı bilinen ve dönemin okur yazarlarından olan Muvaiye, ileride Peygamber’in ve Asr-ı Saadet’in zıddına Halifelik makamını baba oğuldan mütevellit bir sülale makamına çevirecek ve bu uğurda Hz Ali gibi gibi Peygamber tarafından Veda Haccın’da İmam tayin edilmiş kişi olan Ali’ye karşı cihad edecektir. Halife Ömer döneminde kardeşi Yezid b. Ebu Süfyan’ın vefatı ile onun yerine Şam iline vali olacaktı. Muaviye’nin bu makam sahipliği Hz Ali’nin Halife oluşuna dek devam etti. Hz Ali’nin Hilafet-i İktidarı teslimi ile vefat etmiş olan Halife Osman’ın kanını dava ederek Hz Ali’ye ve onun İmamlığına isyan etti ve onunla harp etti. Muaviye tarafından ya da Hariciler tarafından kırk bir (41) yılında şehit ( B. Mülcem) edilen Hz Ali sonrasında Halifelik makamına Hz Hasan geçti. Müslümanların kanının dökülmemesi maksadıyla Halifelikten kendi isteği ile feragat eden Hz Hasan sonrası dönemde de meşru ya da meşru olmayan yollarla Halifelik ve Hilafet makamına Muaviye b. Ebu Süfyan geçmiş ve iktidarın tek lideri olmuştur. Tüm bu neticeler sonucunda Emevi adında bir devletin kuruluş serüveni başlamıştır.
MUAVİYE’NİN ŞAHSİYETİ:
Eleştiri mahiyetin de bir değerlendirme yapacak olursak eğer Muaviye’nin şahsiyeti, hilafeti zor kullanarak ele geçiren, layık olmadığı halde Yezidi halife tayin etmesi hz ali ve çocuklarına savaş açması İltur bin Adiyi öldürtmesi gibi farklı açılardan tenkit edilmiştir. Kimi şahısların muhtasır kaynakları incelendiği zaman ise Muaviye’nin bambaşka bir kişilik tasvir edildiği görülmektedir. Örneğin Muaviye’nin günlük yaşamına dair olduğu iddia edilen bazı hareketleri: günde beş vakit mutlaka halkı ile vakit geçirmesi ve onları dinlemesi. Görevlilerden ülkenin durumu hakkında bilgi alması mutlaka kurandan bir cüz okuması ve günde dört rekât namaz kılması gibi bazı davranışlarının olduğu ileri sürülmektedir.
Hadis uydurma faaliyetlerinin başladığı ve oldukça arttığı dönemde idarenin meşruiyeti lehinde hadis uydurmanın kapılarının sonuna kadar açmış ve bu konuda da şairler ve vaizleri kullanmaktan imtina etmemiştir.
YEZİT BİN MUAVİYE
İslam’ın ilk yıllarında yaşamasına rağmen hakkında çokça bilgi bulunan bir emevi halifesi ve peygamberin davetine düşmanca karşılık veren emevi (süfyani) hanedanına mensup bir kimse. Yezidi en şahsi kılan tarafı ise doğumu esnasın da babası Muaviye’nin Suriye valisi olması ve halife (Osman) ile yakın akraba olması onu akranları arası5nda en şanslı kişi kılmıştır. Annesinin yemeni olan Kelb kabilesinden olması ve bu kabilenin çöl de yaşaması dolayısı ile yezidin çocukluğunun ve eğitiminin bir kısmı çöl de geçmiştir. Bu eğitimi çölde kısıtlı tutmayan Muaviye seçtin oğul kısmına yükselen yezide iyi bir eğitim sağlamıştır. Tüm bu eğitimlerin ve favori oğul yapılma gayesinin arkasındaki maksat hilafete Muaviye’den sonra yezidin getirilmesi çabasından başkası değildi. Ancak yezidin halk tarafından sevilmemesi, kötü alışkanlıklarının bulunması ve devlet adamlığı kabiliyetinin bulunmaması hasediyle halk ve devlet büyükleri yezidin iktidarına karşıydılar. Yezidin nefis yönünden terbiye ettiğini söyleyen m-Muaviye onu bir asker bir devlet adamı konumuna yükseltebilmek için bu maksatla yapmış olduğu ilk iş ise İstanbul muhasaralarına göndermek olacaktı. Tüm bu uğraşlar sonun da iş yezidin veliahtlığına, veliaht olup olmaması husussundaki görüşmelere, veliahtlığı açısından açık davete ve neticede hilafetliğe giden yol. Yezidin hilafetliğine karşı çıkanlar oldukça fazlaydı; Ümeyye oğulları, Mervan Kureyşte aliyi tercih edenler ( Hz Hüseyin ve taraftarları ) ve diğerleri. Tüm bunların sonucun da netice sonucun da yezidin üç yıl sürecek halifeliği ile sonuçlanmıştır.
EMEVİ DEVLETİ ZAMANINDA MEYDANA GELMİŞ ÖNEM ARZ EDEN BAZI HADİSELER.
KERBELA VAKASI
En önemlisi ve hayati önem arz eden, pür dikkat incelenmesi ve detaylıca okunması gereken, tarihin ve İslam’ın neredeyse dönüm noktası olan Kerbela vakası. Yezide’e biat etmeyen ve tarafları tarafından Halife ilan edilen Hz Hüseyin’in 680 yılında Kufe’ye giderken Kerbela’da öldürülmesi olayı. İnsani, siyasi, toplumsal ve kültürel boyutlarıyla İslam tarihinin önemli bir dönüm noktası olan Kerbela faciası. Sonralarda farklı gruplaşmaların ortaya çıkmasını ve bazı hareketlerin meydana gelmesini tetiklemiştir. Anadolu Aleviliği olarak da adlandırdığımız gruplar bu facianın daima anımsayıcıları ve hatırlatıcıları olmuştur. İnsani hayati ve her yönüyle neredeyse tarihe damga vuran Kerbela vakası, Yezid ve üç bin kişilik ordusu ile yetmiş iki kişilik Hz Hüseyin ve Peygamber soyundan kimselerin katli ile adını duyuracaktır.
Bu olay sonraları bu vakanın kaçınılmaz olduğunu er ya da geç gerçekleşeceğini ( Levh-i Mahfuz ) dile getirmiştir. Yani Hz Hüseyin ve Kerbela’da ki yetmiş iki kişinin öldürülmesinin sebebini kader inancına bağlamıştır. Bunun Hz Hüseyin’in kaderi olduğu, Allah tarafından olan bir gelişme olduğunu söyleyerek kendini karşı görüşlerden korumaya çalışmıştır.
YEZİD DÖNEMİNDE MEKKE’NİN KUŞATILMASI VE KABE’NİN ZARAR GÖRMESİ
Suriye ordusunun Mekke’yi (Abbdullah b. Zübeyr) kuşatmaları ve Kabe’nin yakılması hususundaki bazı kaynaklar. Kaynaklarda Kabe’nin yakılması ilk olarak Taberi tarihinden bir örnek ile başlayalım. Taberi bu noktada şunları aktarıyor:
- İbn Zübeyr’in tarafları Kabe’nin çevresinde ateş yakmışlardı. Esen rüzgâr ile bu kıvılcım Kabe’nin örtüsüne sıçrayarak onu tutuşturdu ve Kabe’nin ahşap aksamı yanı. (Taberi. 2006- s.499)
İkinci bir rivayet ise Urve b. Uzeyre’den aktarılmaktadır.
- Kâbe’nin yandığı gün annemle Mekke’ye gelmiştim. Ateş sönmüştü ve Kâbe’yi ipek örtüleri olmaksızın gördüm. Rüknün de kararmış, üç yerinden çatlamış olduğuna tanık ettim ‘ Kâbe’ye ne oldu ?’ Abdullah b. Zübeyr’in taraflarından bir adama işaret ederek ‘ yangının sebebi budur ‘. Bu mızrağın ucu ile ateşten bir parça aldı. Rüzgar, onu uçurdu e Rüknü ile Esved arasındaki bir noktada Kabe’nin ortasına sıçradı. (Taberi 2006- s.494)
Şeklindeki hususlar Kabe’nin Emevi döneminde yakılması hususundaki bazı görüşleri desteklemektedir.
Ayrıca Emevi döneminde yaşanan önemli hadiselerden bazıları da şunlardır. Abdulllah b. Zübeyr’in, Mekke’de isyan etmesi, Suriye ordusunun Harre Muharebesini kazanıp Medine’yi talan etmesi gibi olaylarda tarihte yerini almıştır.
Muhammed Peygamber'e ait bazı portre ve minyatürler için ayrıca (bkz.)
KAYNAKÇA
DEMİRCAN. A. (2013). Hz Ali iktidar yıllarında İslam toplumunda siyaset. Muş Alparslan Üniversitesi. Sosyal bilimler dergisi.
KOYUNCU. Z. (2022). Mezhepler Tarihçilerine göre Hz Ali’ye karşı savaşanlar. İstanbul Üniversitesi. Sosyal Bilimler Enstitüsü. Sosyal Bilimleri Ana Bilim Dalı.
TANRIVERDİ. İ. (2022). Sıffin Vakası. İstanbul Üniversitesi. Sosyal Bilimler Enstitüsü. İslam Tarihi ve Sanatları Ana Bilim Dalı.
YAPRAKDAL. E. (2016). Cemel Vak’ası. Yüzüncü Yıl Üniversitesi. Sosyal Bilimler Enstitüsü. İslam Tarihi ve Sanatları Anabilim Dalı. İslam Tarihi Bilim Dalı.
ECER. A. (2022). Şia Ve Doğuşu. İslami Tetkikler.
YILDIRIM. K. (2001). Harici Zihniyetinin Oluşumu ve Günümüzdeki Tezahürleri. Çukurova Üniversitesi. Sosyal Bilimler Enstitüsü. Temel Bilimleri Anabilim Dalı.
TÜZÜN. İ. (2022). Emevi Halifeleri ve Hadis- Süfyaniler Dönemi. Uluslararası Hadis Araştırmaları Dergisi.
Yorumlar
Yorum Gönder